Bizim hikayemiz…

 “Aşıklı Dostları” fikri, ilk kez, 2018 yılı Temmuz ayında, küçük bir grup “meraklı”nın Aşıklı Höyük’e yaptıkları gezi sırasında şekillendi.

Gezi fikri Demet Güral ve Alev Çağlar Tezer’den çıkmıştı, kazı başkanı Prof. Mihriban Özbaşaran’la eski arkadaştılar. Aşıklı’yı daha önce görmüşlerdi. “Pişman olmayacağımızı” söylüyorlardı.

Sonra, 2019 yazında, daha büyük bir grupla gidildi Aşıklı’ya. Bu sefer gelenlerin büyük çoğunluğu Kadıköy Maarif Koleji’nden dönem arkadaşlarıydı.

Her iki gezide de, gerçekten büyük zevk aldık, çok şey öğrendik.

Mihriban, Güneş ve Nurcan hocalarımız başta olmak üzere kazı ekibi, tek tek her sorumuzu cevaplandırdı. Kazı Evi’nde, uzman arkeologlar, Aşıklı insanlarının gündelik yaşamının izini nasıl sürdüklerini, hangi teknikleri kullanarak araştırma yaptıklarını sabırla anlattılar.

2019 gezisine katılanlar ve kazı ekibi. Uzun bir günün ardından Kazı Evi avlusunda.

Sadece Höyük’ü gezmekle kalmadık, Nenezi Dağı’nı dolaştık. Aşıklı kültürünün en önemli unsurlarından biri olan obsidiyen kaynaklarını gördük.

Aşıklı Höyük kadar, kazı ekibi de etkiledi bizleri. Yaptıkları işe nasıl tutkuyla bağlı olduklarını gördük. Yaz güneşi altında, toz-toprak içinde, kelimenin tam anlamıyla “iğneyle kuyu kazar” gibi nasıl çalıştıklarını, toprağı santim santim kaldırarak binlerce yıl geriye doğru gittiklerini izlemek çok güzeldi.

En etkileyici olansa, farklı ülkelerden gelen çoğu genç bu bilim insanlarının Anadolu’nun ortasında, bir köyün kıyısında, Kazı Evi’nin mütevazi koşullarında bir “bilim ocağı” kurmuş olmalarına; birbirlerinden öğrenerek çalışmalarına; bildiklerini-bulduklarını biz “meraklı”larla paylaşma heyecanlarına tanık olmaktı.

“Aşıklı Dostları”nı bir Dernek çatısı altında toplama kararı bu ortamda ve bu heyecanla alındı.

Prof Mihriban Özbaşaran, Nenezi Dağı eteğindeki doğal yarmada bölgenin volkanik geçmişini arıyor.

Logomuzun ilham kaynağı Aşıklı Höyük’ten çıkan bir kemik toka. Grafik tasarımcısı dostlarımız Zeynep Oray ve Murat Özelmas “bu toka Aşıklı insanlarının hayatta kalmanın ötesinde, sosyal ve estetik ihtiyaçlarını karşıladıklarını gösteriyor” diyor.

Dernek logosunun renklerini bulmak kolay oldu: “Özel amaçlı yapılar” alanındaki taban ve duvar sıvasının sarısı ve kırmızısı.

Aşıklı kazı ekibinin ve Türkiye’deki bütün arkeoloji çalışmalarının- dostu ve destekçisi, yayıncı Ahmet Boratav bize Beyoğlu’ndaki yayınevinin kapısını açtı. Kurucular olarak ilk toplantımızı, kitap kokan o güzel binanın, daha sonra da Dernek merkezi olarak kullanacağımız dördüncü katında yaptık.

Daha başlarken, Türkiye’de pek benzeri olmayan bir işe kalkıştığımızın farkındaydık: Arkasında büyük bir kuruluş, varlıklı bir aile olmayan; sadece tarih, kültür ve bilim meraklısı bireylerin çabası ve desteğine dayanan; tarihöncesi Anadolu odaklı, ama ufku çok daha geniş, gerçek bir sivil toplum kuruluşu.

Bu heyecanla yola çıktık…

Yola çıktıktan sonra neler mi oldu?

Onu da, bu web sitesinin sayfalarında okuyacak, izleyeceksiniz.