Bundan 27 yıl önce kazılmaya başlayan, şimdilerde çok popüler olan Urfa yakınlarındaki Göbekli Tepe kazıları, çoğu arkeoloğun fikrini değiştirecek türden inanılmaz buluntularla Neolitik Devrim’in hikayesinin yeniden yazılması gerektiğini gösterdi.
İnsanlık tarihinin ilk devrimi Tarım Devrimi değil aksine ‘Sembollerin Devrimi’ydi. Bir başka deyişle insanları yerleşik yaşam pratiklerine iten neden inançtan başkası değildi. Farklı avcı toplayıcı gruplar yüzlerce kilometre uzaktan belli zamanlarında bu tepeye gelip, inşası yıllarca sürecek olan tapınakları kolektif bir faaliyetle inşa ediyorlardı. Bu pratiği yüzlerce yıl sürdürdüler, bir araya geldiler, kaynaştılar, bilgi ve teknoloji alış-verişi yaptılar. Bunları nereden mi biliyoruz? 7 yıl önce aramızdan ayrılan arkeolog Klaus Schmidt’in Göbeklitepe keşfi ve kazıları sayesinde…
Bugün saygıyla andığımız Klaus Schmidt’i hatırlamanın en güzel şekli, Göbeklitepe’yi görmek, Müzeyi gezmek için Şanlıurfa’ya gitmişken, eşi Çiğdem Köksal-Schmidt’in kurduğu anı evi’ne de uğramak.
Evrim Kepenek’in kaleminden okuyalım.
Bellek ve Mekan İlişkisi: KLAUS SCHMİDT ANI EVİ

Urfa’da Balıklı Göl’e yakın, geleneksel taş evlerin bulunduğu sokaklardan birindesiniz.
Selahattin Eyyubi Cami’sinin hemen yakınındaki taş konaklardan birinin demir kapısını iteliyorsunuz ve karşınıza Göbeklitepe’deki motifleri hatırlatan resimler, kazıları yürüten Prof. Dr. Klaus Schmidt’e ait fotoğraflar ve arkeolojik bulgular çıkıyor.
Cesaretinizi toplayıp bir adım daha atın.
Çünkü, Prof. Dr. Klaus Schmidt’in eşi Çiğdem Köksal-Schmidt’ün bizlere anlatacakları var.

Burası, Göbeklitepe’deki kazıları yürüten Schmidt’lerin evi.
Klaus,.. yaşama veda edince eşi Çiğdem Köksal-Schmidt, burayı onun hatırasını yaşatmak için bir anı evine dönüştürmüş.
Klaus’un ardından aylarca bu topraklara gelemeyen Çiğdem Köksal-Schmidt,.. yeniden döndüğünde, anı evini açmaya karar vermiş.
Anı eviyle birlikte burayla bağı derinleşmiş, Almanya’ya dönmek istememiş. O günden beri de anı evinin yaşanmışları üzerine yeni yaşanmışlar eklemek için çabalıyor.
Anı evinde dokuz oda bulunuyor. Bu odaların kiminde Göbeklitepe’de sergilenmemiş bulgular, kazılara ilişkin haberlerin çıktığı uluslararası dergilerin kapaklarının yer aldığı dev çerçeveler, kiminde de, Göbeklitepe’de yer alan figürlerin resimleri ve dev fotoğrafları yer alıyor.

Eşinin anısını yaşatmak için evi anı evine dönüştürdüğünü söyleyen Köksal-Schmidt, bir amacını da “onun hatırasını ileriye taşımak” olarak özetliyor.
Urfa’ya gelen ve arkeolojiyi merak edenlerin uğradığı eve ilişkin hiçbir reklam çalışması yapılmamış. Çiğdem Köksal-Schmidt bu durumu şöyle anlatıyor:
“Özellikle bir reklam ya da duyurusu çalışması yapmadık. Buraya gelenler, akıllarına Klaus gelince burayı mutlaka bulur diye düşündük.”
Öyle de olmuş. Şu ana kadar arkeoloji sohbetleri yapılmış, Göbeklitepe’ye ilişkin bilgilendirmeler ve fotoğraf gösterimleri düzenlenmiş.
Köksal-Schmidt, atölyeler ve workshoplar da düzenleneceğini söylüyor.
Bugün, Göbeklitepe’ye konuşulan her bilginin Klaus’un çalışmalarıyla açığa çıkartıldığını hatırlatan Çiğdem Köksal-Schmidt ekliyor: “Klaus’un Göbeklitepe’yi bize ulaştıran oydu, çok emeği vardı. O’nun adını unutturmak istemiyorum. Bu ev var oldukça hatıralarımız ve onun ismi devam edecek.”

Evrim Kepenek’in yazısı, ilk olarak 12 Ekim 2018’de Bianet’te yayınlandı.
https://m.bianet.org/bianet/tarih/201643-bellek-ve-mekan-iliskisi-klaus-schmidt-ani-evi